Manevi Destek Dayanışma
Ankebût Suresi 60. Ayetin Tefsiri ve Sırları


 

وَكَأَيِّن مِن دَابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

 

Ve keeyyin min dâbbetin lâ tahmilu rızkahâ allâhu yerzukuhâ ve iyyâkum ve huves semîul alîm(alîmu).


Ankebût Suresi 60. Ayet Meali

Nice canlılar vardır ki, rızıklarını kendileri elde edemezler. Sizin de onların da rızkını Allah verir. O, işitir ve bilir.”


Ankebût Suresi 60. Ayet Tefsiri


İbn Kesir Tefsiri

Allah Teâlâ rızkın bir yere mahsûs olmadığını, aksine rızkının, nerede olurlarsa olsunlar yaratıkları hakkında genel olduğunu, muhacirlerin rızıklarının hicret ettikleri yerde daha çok, daha geniş ve daha temiz olduğunu haber verir. Onlar az zaman sonra diğer bölgeler ve ülkelerdeki şehirlerin hâkimleri olmuşlardır. Bu sebepledir ki Allah Teâlâ: «Nice canlılar vardır ki; rızkını kendi taşımaz.» Rızkını toplama ve elde etmeye güç yetiremez. Herhangi bir rızkı yarın için biriktiremez. «Sizin de onların da rızkını Allah verir.» Zayıflığına rağmen Allah Teâlâ onun rızkını takdir eder, ona rızkını kolaylaştırır ve her yaratığa onun için uygun gelecek rızkı gönderir. 

Yeryüzündeki küçük bir karınca, havadaki kuşlar ve sudaki balıklara varıncaya kadar. Allah Teâlâ başka bir âyet-i kerîme’de şöyle buyurur:

«Yeryüzünde yürüyen hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a âit olmasın. Onların durup dinlenecek ve saklanacak yerlerini de o bilir. Hepsi apaçık Kitâb’dadır.» (Hûd, 6).

İbn Ebu Hatim der ki: Bize Muhammed İbn Abdurrahmân el-He-ravî’nin… İbn Ömer’den rivayetinde o, şöyle anlatmış: Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte çıktım, nihayet Medine bahçelerinden birine girdi ve hurma alarak yemeye başladı. Bana: Ey İbn Ömer niçin yemiyorsun? diye sordu. Ben: Ey Allah’ın elçisi, iştahım yok, dedim. Fakat ben arzu ediyorum, bu dördüncü sabahtır ki hiç yemek tatmadım ve bulamadım. Şayet dilemiş olsaydım Rabbıma duâ ederdim de, Kayser ve Kisrâ gibi bana da verirdi. Ey İbn Ömer, yakînlerinin zayıflığı yüzünden bir yıllık rızıklarını saklayan bir kavim içinde kalmış olsaydın ne yapardın? buyurdu. Allah’a yemîn olsun ki, biz henüz oradan ayrılmamışken «Nice canlılar vardır ki; rızkını kendi taşımaz. Sizin de, onların da rızkını Allah verir. Ve O, Semî’dir, Alîm’dir.» âyeti nazil oldu. 

Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurdu: Şüphesiz ki Allah Teâlâ bana dünyayı biriktirmeyi ve şehvetlerin peşinden gitmeyi emretmedi. Kim baki bir hayat dileyerek dünyasını biriktirirse; bilsin ki hayat, Allah’ın kudret elindedir. Uyanık olunuz; şüphesiz ben ne bir dirhem, ne bir dînâr biriktirmem. Ve yarın için herhangi bir rızık da saklamam. Bu ğârîb bir hadîstir ve hadîsin râvîleri içindeki Cerrah îbn Minhâl el-Cezerî Ebul-Atûf zayıf bir râvîdir.

Anlatırlar ki, karga yavruları yumurtayı kırıp yumurtadan çıktıklarında beyaz olarak çıkarlarmış. Ana-Babaları onları bu halde gördükleri zaman, tüyleri kararıncaya kadar günlerce onlardan kaçarlarmış. Yavrular ana-babalarını arayarak ağızlarını açmış halde beklerlermiş. Allah Teâlâ onlar için sinek gibi birtakım kuşlar gönderir, yavrular da onları yakalayarak tüyleri kararıncaya kadar geçen günlerde onlarla beslenirlermiş. Ana-babaları her vakit onları arar, beyaz tüylü olduklarını her görüşlerinde onlardan kaçarlarmış. Nihayet tüylerinin siyahlaştığını gördükleri zaman, onlara karşı şefkat besler ve ağızlarından yem vermek suretiyle onları beslerlermiş.

(.*.*.)

Şâfii, emirlere dâir söylemiş olduğu sözler içinde Hz. Peygamber (s.a.)in sözü gibi: Seyahat ediniz ki sıhhat bulasınız ve rızıklanasınız, demiştir. Beyhakî der ki: Bize Ebu Hasan Ali îbn Abdân’ın yazılı olarak… îbn Ömer’den rivayetine göre, Hz. Peygamber (s.a.); Seyahat ediniz ki sıhhat bulasınız ve ganimete kavuşasınız, buyurmuştur. Bu hadîs bize İbn Abbâs’tan da rivayet edildi. İmâm Ahmed’in Kuteybe kanalıyla… 

Ebu Hüreyre’den rivayetine göre Allah Rasûlü şöyle buyurmuş: Seyahat ediniz ki hayra eresiniz. Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız. Gazaya çıkınız (Allah yolunda cihâd ediniz) ki ganimete kavuşasınız. Bu hadîsin bir benzeri îbn Ömer kanalıyla İbn Abbâs’tan merfû’ olarak, Muâz İbn Cebel’den de mevkuf olarak rivayet edilmiştir. (…)

«Ve O, Semî (kullarının sözlerini en iyi işiten) dir, Alîm (onların hareketlerini ve durgunluk hallerini en iyi bilen)dir.»


Taberi Tefsiri


60- Canlılardan niceleri vardır ki, kendi rızıklarını taşımaktan aciz­dirler. Onları da sizi de rızıklandıran Allah´tır. O, herşeyi çok iyi işitendir, çok iyi bilendir,

Allah teala, Resulullahın sahabelerinden iman edenlere, hicret etmeleri­ni, Allah yolunda cihad etmelerini emrettikten sonra, her canlının mutlaka ölü­mü tadacağını, iman edenlerin âhirette büyük mükafatlara ereceğini haber ver­miş bu âyette de hicret ve cihad etmeleri istenen müminlerin, fakirlikten ve rızık darlığından korkmamaları emredilmiştir. Zira yiyip içmeye muhtaç nice varlık­lar vardır ki onlar, rızıklarını biriktirip saklayacak güçte değillerdir. Bugünden yarının rızkını saklamaktan âcizdirler. Fakat Allah onları da rızıklandırıyor. Zira o, her yalvaranın dileğini işiten ve her şeyin halini bilendir.  

Hz. Ömer (r.a.) diyor ki: “Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şayet sizler Allah´a hakkıyla tevekkül edecek olursanız o sizleri, sabah­leyin aç karınla gidip akşama karınları dolu olarak dönen kuşlar gibi rızıklandırır.


El-Esas Fit-Tefsir

Nice Zayıf Yaratıkların Rızkını Veren Allah’tır (Ayet 60): “Nice canlı vardır ki…” Âyet-i kerimede geçen “ed-dâbbe = canlı” aklı olsun ya da olmasın, yeryüzünde debelenen her bir canlı demektir; “vardır ki, rızkını kendisi taşımaz.” Taşıyamayacak kadar zayıf olduğundan veya onu saklayıp biriktirmek imkânına sahip olamadığından dolayı onu tayışamaz. O bakımdan onu Allah rızıklandırır. “Onların da sizin de rızkınızı Allah verir.” Yani: Bu zayıf canlı mahlukları Allah’tan başkası rızıklandırmadığı gibi, siz ey güçlü olduğunu kabul edenler, kendi rızıklarınızı taşıyabilecek ve elde edebilecek durumda olmanıza rağmen, sizi de rızıklandıran yalnız O’dur. Çünkü eğer O, size güç vermeyecek ve kazanmanın yollarını takdir etmeyecek olsaydı sizler de rızkını taşımayan hayvanlardan daha âciz olurdunuz. Ve O’kullarının söyledikleri sözleri işiten “Semi’dir;” fakirlikten ve ihtiyaçtan korkarız, diyenlerin sözleri de O’nun işittiği sözler cümlesindendir. Kalplerinizde yer eden düşünceleri, hareketlerinizi, davranışlarınızı, duraklannızı da çok iyi bilen “Alim’dir.”

Nesefi, âyet-i kerimenin nüzül sebebi hakkında şunları söylemektedir: “Rasûlullah (s.a) müslüman olan kimselere Mekke’den hicret etmelerini emredince, fakirlikten ve zayi olmaktan korktular; bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu.” Nesefi’nin bu sözleri bizim kabul ettiğimiz bu âyetlerin daha önceki ayetlerle ilişkisinin hicret hususunda rızık endişesi konusu ile ilişkili olduğu kanatimize de delil teşkil etmektedir.


Geylani Tefsiri

Pek çok canlı rızkını yanında taşımıyor. Onlara da size de rızkı veren Allah’tır. O her şeyi işitir ve bilir (60) Yeryüzünde hareket eden her canlının kendisine güç verecek gıdalara ihtiyacı vardır. Ancak bu hayvanların çoğu küçük veya zayıf olması gibi sebeplerle yiyeceklerini yanında taşıyamaz. Bütün kullarının rızkını vermeyi tekeffül eden Allah o canlıları ve sizleri hiç hesap edemediğiniz yerlerden doyurur. Sizler de Allah’ın rızıklarını vermeyi tekeffül ettiği canlılar arasındasınız. Hem de büyüklerinden ve kalabalıklarındansınız. 

Rızık yüzünden üzülmeyin. Sizi yaratan ve size rızıklarınızı veren Allah’a karşı ayaklarınızın kaymasına sebep olacak sözler sarf etmeyin. Bu gibi düşünceleri aklınızdan bile geçirmeyin. Çünkü Allah sizin her söylediğinizi işitir, her halinizi de bilir. Her halinizde, sizin işlerinizi çekip çeviren Allah’tan sakının, korkun. Tamamen ona tevekkül edin, bağlanın. Ona öyle güvenin ve güvenmekte ayağınızı sağlam basın ki hiçbir durum sizi sarsmasın Yerinizden oynatmasın.

Ankebût Sûresi 60. Ayet Sırları

Yaygın olarak bilinen 7 ayetten biri olarak okunmaya devam edilir.

Hz. Ali (Kerramellâhu Te‘âlâ Vechehû)nun şöyle buyurduğu vârid olmuştur: “Yedi ayet vardır ki, her kim bunları okur veya yanında taşırsa, gök yerin üzerine kapansa elbette Allah o kişiye bir çıkış ve kurtuluş yaratır.” Kaynağını bulamadım lakin Rûhu’l-Furkan Tefsîri:17/325-326 geçmektedir.

1. Tevbe Sûresinin (51.) ayeti,

2. Yûnus Sûresinin (107.) ayeti,

3 . Hûd Sûresinin 6. ayeti,

4 . Hûd Sûresinin 56.âyeti

5 . Ankebût Sûresinin (60.) ayeti,

6 . Fâtır Sûresinin (2.) âyeti ve

7 . Zümer Sûresinin (38.) âyet-i kerîmesidir.”

Post a Comment

أحدث أقدم

Ziyaretçiler

Gayb Alemi