Manevi Destek Dayanışma

 

Cin Ve Şeytandan Korunmak



Bismillahirrahmanirrahim

Cin Ve Şeytandan Korunmak 

Hakikat şu ki, insanın kendisi, yine kendisine zarar vermektedir. Allah’ın yolunu terk edenler hem dünya, hem de ahirette hüsrana uğramak suretiyle bunu pahalıya ödemektedirler.

Ínsan gaflete düşerek kendisi ile fasid cin ve şeytanlar arasındaki perdeyi kaldırır ve böylece kendi eliyle musibete duçar olur. Bu zulme ve zarara uğrama sebeplerini aşağıdaki maddelerle özetleyebiliriz:

1) en-Nezğu: Kötü düşünce. Bu, insanı inanç bozukluğuna, fesada ve şüpheye götüren tehlikeli bir vesvesedir. Bu yüzden Allah Azze ve Celle şöyle buyurur: “Ne zaman şeytandan bir kötü düşünce seni dürtüklese, Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.” (A’râf Sûresi, âyet: 200)

2) el-Hemzü: Dürtükleme. Bu, şeytanın insana musallat olmasıdır. İnsan, bu tasallut sonucu sârâ olur. Allah’ın Elçisi (s.a.v.) bundan, Allahü Teâlâ Hazretlerine sığınmıştır. Hemzin mânasını Hazreti Peygamber şöyle açıklar: “Hemz, Âdemoğlunu yakalayan bir ölümdür.’ Yani hemz, cinin musallat olması sonucu insanın sârâ hastası olmasıdır. Allahü Teâlâ Hazretleri bu tehlikeden kendisine sığınılmasının gereğini şu âyeti kerîmede tenbih etmektedir:

“Ve de ki: “Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım.”

“Ve onların bana uğramalarından sana sığınırım Rabbim!”

3) en-Nefhu: Büyülenmek. gurur ve Allahın mahlukatına yukarıdan bakma hastalığı. Şeytan bu kapıdan insana gelir. Ümmü Seleme (r.anha) şöyle der: “Allah’ın Rasûlü (s.a.v.) geceleyin kalkınca söyle derdi: Ey Allah’ım! Kovulmuş şeytandan sana sığınırım. Ve onun hemzinden, nefsinden ve nefhinden de yine sana sığınırım.”

Bir diğer rivayette: 

“Yâ Resûlâllah! Şeytanın hemzi. nefhi ve nefsi nedir?” diye sordular. Hazreti Peygamber (s.a.v.): “Onun hemzi, insanları sârá hastası yapması; nefhi, kibirlendirmesi; nefsi de, seytaní șiir söyletmesidir.” Ahmed b. Hanbel Müsned

4) en-Nefsü (peltek se ile): Kötü şiir demektir. Ya da o düşük sőz mânasına gelir ki, birtakım edebiyatçılar onu şehevî duyguları tasvir ederken kullanırlar.

5) Hudûr: Şeytanların. evlere gelmeleri demektir. Şeytanların evlere gelmeleri, o evden bereketi kaldırır ve meleklerin oraya gelmelerini önler. Normalde bunun sebebi, Íslâm a aykırı davranışlardır. Şeytanların evlere bolca geliş sebeplerini şu şekilde Sıralayabiliriz:

a) Duvarlara canlı resimleri asmak.

D) Evde heykel veya heykeller bulundurmak.

c) Evde köpek beslemek.

d) Evde sarhoş edici içkiler bulundurmak.

e) Dans partileri düzenlemek.

Bu ve buna benzer modernleşme ve çağdaşlaşma furyası adı altında gerçekleştirilen icraatlar sebebiyle şeytanlar evlere akın akın hücum eder.

6) el-Messü: Hemzin en kuvvetli derecelerinden biridir. Çünkü Mess, umumiyetle kötü bir musallat oluş biçimidir. Meselâ bir cinin, kadının rahminde yaşaması ve onunla cimâ etmesi, ya da bir adamın midesinde veya göğsünde yaşaması, bu neviden bir musallat oluştur. Allahü Teâlâ bunu, âyet-i kerîmede şu şekilde tabir eder:  “Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi (mezarlarından) kalkarlar.” (Bakara Sûresi, âyet: 275)

7) el-istimta’: Faydalanma demektir. Âyet-i kerimede şöyle ifade olunur: “Hepsini bir araya topladığı gün: “Ey cinler (şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız.” Onların, insanlardan olan dostları derler ki: “Rabbimiz! Birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık.” (Allah da) buyurur ki: “Durağınız ateştir. Allah’ın dileyip affetmesi hariç, orada ebedi kalacaksınız.” (En’âm Sûresi, âyet: 128)

Buna en güzel misal cin ve şeytanları çağıran büyücülerdir. Şeytanlar ve büyücüler arasında bir takım menfaatler ve faydalanmalar olur. Büyücünün akibeti bu durumda kötü ve korkunç olacaktır.

8) Vesvese: İnsanla beraber olan kötü cin ya da beşerden olan kötü arkadaştan gelir. Vesvese, şeytanın ya da kötü arkadaşın kötülükleri, bâtılı ve günahları güzel gösterip teşvik etmesidir. Şeytan bazen kişiye vesvesede başarılı olamadığı zaman, o kişinin en yakın arkadaşına sığınır. Arkadaşı, şeytanın kötü isteğini ona teklif eder. O da icabet eder. Şeytan bazen bu emelini, kişinin kötü arkadaşını kullanarak, bazende iyi arkadaşını kullanarak gerçekleştirir. Bu hakikat, ayeti kerimede şöyle ifade olunur: “Şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için fısıldar. (Telkinde bulunurlar (Enam Suresi. ayet: 121)

9) el-Ezzü: Genelde kafirler için geçerlidir. Kuranı Kerim bunu Meryem Suresinde şöyle açıklar: “Görmedin mi biz kafirlere şeytanları gönderdik, onları oynatıp duruyorlar.” (Meryem Suresi, âyet 83)

Son zamanlarda normal insanların değil. bir takım alimlerin dilinde şu söz dönüp dolaşmaktadır: “Kafirlerin şeytanları yoktur. Cenabı Hakk onlara yalnız nefis vermiştir.”

Yukarıda geçen ayet-i kerime bunu çürütmektedir. Şeytanların, kafirlere vahşeti ve pisliği aşıladığını, bu yüzden onların islam ve Müslümanlardan nefret edip Müslümanların mallarını, canlarını, ırzlarını ve mukaddesatını çiğnemeyi mübah gördüklerini belirtmektedir.

10) Temezzül: Şeytanın inerek gelişi demektir. Müslüman ve Kafir için geçerlidir. Bu kafirler için normal bir durumdur. Tenezzül, Müslüman için dininin öğretilerini unuttuğu, yalan, sapıklık ve iftiraya sığındığı, Allah’ın kaza ve kaderine itiraz eder mahiyette konuştuğu zaman gerçekleşir. Kuranı Kerim Tenezzül şöyle ifade eder:

“Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.” (Şuara:121-122)

11) istihvâ: İnsanı, hevasına ve şehvete meylettirme ve onu ayartma ameliyesine denir. Şeytan, istihvà ile nefislere tesir eder. Bu husus, âyet-i kerimede şöyle izah olunur: “..Şeytanların ayartarak şaşkın bir halde çölde bıraktıkları, arkadaşlarının ise “Bize gel!” diye doğru yola çağırdıkları kimse gibi…” (Enâm: 12) 

12)Taif: Bu, büyüleyici ve örtülü bir vesvese türüdür. Kişinin aklına kötülük işleme fiilinin gelmesi, namazda kaç rekat kıldığını unutması bu kabilden bir vesvesedir. Allahü Teâlâ Hazretleri, Tâif i şöyle izah eder: “Allah’tan korkanlar, kendilerine şeytandan gelen bir vesvese dokunduğu zaman (Allah’ın sevap ve cezasını) hatırlarlar, hemen gerçeği görürler.” (A’râf: 201)

Kaynak:Muhammed İsa Davud, Cinler Alemi

Post a Comment

Daha yeni Daha eski

Ziyaretçiler

Gayb Alemi