El-Muhsin (CC.) İsmi
Muhsin kelimesi, iyilik yapan, iyilik sahibi, bağışta bulunan ve minnet etmeden veren gibi anlamlara gelir.
اَلْمُحْسِنُ
Bu isim Kur’an-ı Kerîm’de isim olarak değil, fiil olarak şöyle geçer: “Ana babasını tahtın üzerine oturttu, hepsi onun önünde (Allah’a secde edip) eğildiler. O zaman Yusuf: “Babacığım! İşte bu, vaktiyle gördüğüm rüyanın çıkışıdır; Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan, benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim bana pek çok iyilikte bulundu. Doğrusu Rabbim dilediğine lütufkardır, O şüphesiz bilendir, Hakim’dir” dedi.” [Yusuf / 100]
Mün’im ve Mufaddil, Kur’an’da bu söylediğimiz şekilde geçmektedir. Muhsin, “ahsene” fiilinden ism-i fail (etken sıfat fiil) olup, iyilik eden, ihsanda bulunan anlamındadır. Allah’ın, kullarına ve bütün varlıklara ihsanı pek açıktır. Öyle ki, onları adeta ihsana, fazlına, cömertlik ve inama boğmuştur. el-Aklîşî der ki: “Allah’ın kullarına inam ve ihsanı üç türlüdür. Bunlar, temel ihsanlar, aracı ihsanlar ve tamamlayıcı ihsanlardır.
Rabbimin İhsanları
Allah, kerem ve cömertlik sıfatları gereği insanı yoktan var ederek ona büyük ihsanda bulunmuştur. Allah, insanı yarattıktan sonra ona, diğer varlıklardan daha güzel bir biçimde şekil vermiştir. Diğer canlılardan farklı olması, düşünebilmesi ve hidayet yolunu görebilmesi için ona akıl verdi. İslâm’a hidayet etmesi. Allah’ın kuluna en büyük ihsanı ve inamı budur. Onu, nebilerin en hayırlısı olan Hz. Muhammed’in ümmetinden yapması. En değerli kitabı olan Kur’an-ı Kerîm’i ona öğretmesi ve ezberletmesi. İnanan insan, Rabb’inin kelamını diliyle okur ve kalbiyle ona derinden inanır.
Kitabını ezberlettikten sonra onun anlamını, peygamberin yolunu, ilmini ve birçok kimsenin bilmediği gerçekleri teorik ve pratik olarak ona öğretmesi, değerini yükseltmesi. Öğrendikleri ile amel etmesini ihsan etmesi. Öğrendiklerini insanlar arasında yaymasını sağlamakla ihsanda bulunması. Kul, Allah’ın bu ihsanıyla ülkesinde bir ışık olur. Herkes onun ışığından faydalanır, hayatının her alanında onu kendisine rehber edinir.
Allah’ın kuluna inam ve ihsan ettiği gizli bilgiler ve manevi latifelerdir. Allah bu inam ve ihsanlarla kulunu mükemmelleştirir, hemcinsleri arasında onu yüceltip onurlandırır.
Bu tür ihsanlar beş bölümdür. Bunlar:
1- Allah’ın kuluna güzel bir biçim, uyumlu bir beden, açık ve etkileyici bir dil, her türlü çirkinlikten, organ eksikliğinden veya bir hastalığın etkisiyle oluşmuş kalıcı izlerden uzak bir sağlam bünye vermesi.
Kul bu ihsan sayesinde sağlıklı ve huzurlu bir hayat yaşar. Allah’a itaat ve ibadet etmekle doğru ve sağlam bir yol üzerinde yürür. Gözler ve basiretler onun şekline ve yaratılışına bakmaktan hoşlanır. Karakteri yaratılışına uygun olur. Bu, Allah’ın ona bir ihsanı, ikramı ve bağışıdır.
2- Mali durumunun düzenli ve iyi olması.
Bu ihsan sayesinde kul, rızkını kazanmak için başkalarına muhtaç olmaz. Aksine başkaları ona muhtaç olur. Kendisine muhtaç olanların ihtiyaçlarını karşılayınca da hayır ve iyilikler bol olur. Bu nimet ve ihsan çokça şükretmeyi gerektirir. Çünkü bu nimet öyle herkese verilmez.
3- Güçlü ve saygın bir aşiret mensubu olması, kendisini seven ve saygı duyan, düşmanlarına karşı bir kalkan gibi onu koruyan dost ve bağlılarının çok olması.
Allah’ın bu ihsanı sayesinde kul, bütün varlıklardan özellikle düşmanlarından gelebilecek zararlardan korunur, huzur ve güven içinde yaşar. Kendisine saygı duyulur, büyük gözüyle bakılır. Kendi ülkesinde veya başka ülkelerde her ihtiyacı karşılanır. Parmaklar onu işaret eder, insanlar onu över. Kendisine bağlı olanlar, onun övülmesi ile iftihar eder.
4- Allah’ın ona uygun, itaatkar, iyi ve güzel bir eş ihsan etmesi.
Bu ihsan sayesinde nefsi, eşiyle huzur bulur. Ona olan sevgisi ve şefkati artar, soyunun devam etmesini sağlar. Böylece iman eden ve imanları ile amel eden, Allah’ın nimetlerini anıp O’na şükreden Hz. Muhammed ümmetinin daha da çoğalmasına katkıda bulunur. Bu salih nesil, dünyada kendisine destek olur; âhirette de yükünün ve sorumluluğunun hafiflemesini sağlar.
5- Allah’ın kendisine beden sağlığı, zihin duruluğu (boş vakit) vermesi.
Hz. Peygamber bir hadislerinde şöyle buyurmuştur: “İnsanların birçoğunun gaflette olduğu iki nimet vardır: Sağlık ve boş vakit.” [Buhârî, 6412.]
—*-*—
Vehb b. Münebbih anlatıyor: Elli yıl Allah’a ibadet eden bir âbid vardı. Allah kendisine: “Seni affettim” diye vahyetti. Âbid: “Ey Rabb’im! Beni neden affedersin? Ben günah işlemedim ki!” der. Bunun üzerine Allah, boynundaki bir damara hızlıca atmasını emreder. Atmanın şiddetinden âbid ne uyuyabildi ne de namaz kılabildi. Ağrı gittikten sonra uyumaya başladı. Rüyasında yanına gelen meleğe, damarın hızlı atmasından duyduğu acıyı şikayet etti. Melek ona: “Rabb’in sana diyor ki: Senin elli yıllık ibadetin, sadece bu damarın sükun bulmasına eşittir” dedi. [Kurtubî, 1/ 513-517]
El Muhsin ismi Sırrı
Yirmi lokma ekmeğe, yirmişer kere okuyup dilediğine yedirse emrine musâhhar (itaatkar) olur. Cuma gecesi 1000 kere okuyanların kıyâmette hesabı kolay olur. (İmâm-ı Gazâlî, Ey Oğul Risâlesi)
Yorum Gönder