Her gün aynı monotonluğu yaşayan insanlar toplu taşıma araçlarına bin-diklerinde asık yüzleri görürler mutsuz insanlar ordusu doludur ortada. Acaba herkes yüzündeki ifadeye göre mi yorumlanmalı ”Herkes mutsuz” demeli miyiz?. Bu soruyu kendimize de sormalıyız!
Kalplerimizdeki esen fırtınalar kalbimizin sahilini döven dalgalar gibidir. Kalbimizdeki bir çiçek bahçesi ise tebessüm oradan sevdiklerimize uzatılan bir gül gibidir.
Konuşmalarımız, mimik ve jestlerimizle çoğu zaman uyuşmasa da, bedenimiz yaptığı hareketlerle kendini ifade eder. Ve bu gerçektir içsel düşüncemiz bedenimizin mimikleri ile ortaya çıkar.
İnsan sevindiğinde ve üzüldüğünde aşırı korku ve yorgunlukla meydana gelen hallere kapılınca ister istemez, beden bir tepki gösterir. Aslında bu anlatılanlara çoğumuz uzak değiliz. Yalan konuşulduğunda yüzün ve kulakların kızardığı gibi, her karşılaşmış olduğumuz olayda beden dilimiz ortaya bir tavır koyar.
İnsan öyleyse kendi beden dilini tanımalı ki olaylar karşısında beden dilimiz bizi açığa çıkartmasın veya bizi ele vermesin. His ve duygularımız içsel dünyamızın halidir ne kadar ihtiyatlı davransak da yüzünüzde bir ifade ortaya çıkar. Bu dışarıya atılan bir istem dışı bir mesajdır.
Kişi bağırıp hiddetli davranış sergiliyorsa kızgın olduğunu anlarız. Kişi kız-gın olduğu halde gülüyorsa bu bir içsel halin dışarıya farklı yansımasıdır. İnsan sinirlendiği zaman yüzünde ön plana çıkan kaşlarının kalkması, kafanın kaşınması, öfkeli bir bakış, yaşarmış gözler, kollarının kavuşması, ellerin titremesi sizce bir mesaj değil midir?
İnsanın göz bebeklerinin büyüyüp küçülmesi, nefes alıp vermedeki hızın değişmesi tenimizin renginin değişmesi, dudağımızı dikmemiz veya ısırmamız, hepsinin de farklı anlamları vardır. Dik duran eğilmeyen kişinin sözlerine adalet hak anlayışının ve itimat edilir yapının bazen göstergesidir.
Kendini bir şekilde tanımış olan kişiler olaylar karşısındaki tavırlarını netleştirdiklerinde hem fiziksel duruşları hem ortaya koymuş oldukları net yapı ne denli emin ve kararlı olduklarını gösterir. Bu da kişinin kendini tanıması ile olur.
Göz altındaki torbacıklar ne kadar duygulu olduğumuzu da gösterir. Elimizi sıkça yüzümüze gidiyor ve burnumuza dokunuyorsa yalan söylediğimi, yüzümüzle uğraşmamız bir şeyleri hatırlamak istediğimize, elimizin kulağımıza gitmesi ise bir şey iyi anlamadığınıza işaret ediyor.
Eğer kararlı bir kişiliğimiz yoksa sıklıkla zor durumda kalabiliriz otokontrolü ve sabretmeyi öğrenirsek kararlı kişiliğe de sahip olabiliriz.
Sıkıntılı bir insanın stresli ortamda gülmesini beklemek yanlış olur bunun olması oldukça da zordur insan neşesi yerindeyken güler ama bazı araştırmalarda moraliniz bozuk olsa bile insan gülümsemeye çalışmalı onun öfkesini engellediği gibi öz güvenini de arttırmaktadır. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve sadece kendimizi değil çevremizde pozitif olarak etkilemektedir. Bunlar da sıkıntıların üstesinden gelmemiz için bize yardımcı olur .
Sevinç, korku, tiksinti ve öfke gibi temel hisler, dünyanın neresine giderseniz gidin aynı benzer beden dili ifadelerini ortaya koyar. Beynimizin karşımızdaki insanın hissiyatını algılaması için yalnızca saniyeler yeterlidir. Beden dili evrensel olsa da bazı mimik ve jestler kültürlere göre değişiklik gösterir.
Yorum Gönder