Manevi Destek Dayanışma

 

Medyum Ve Büyücülerden Uzak Durun

Bismillahirrahmanirrahim

Medyumlar Nereye Koşuyor:

Piyasada epeyce medyum ve bir o kadarda bu konularda yayın yapan site mevcut bu sitelerde paylaşılan bilgilere ne kadar itibar edilir derseniz çok dikkatli olun derim. İsterseniz bu sayfalarda paylaşılan bilgilere, büyü ve gizli ilimlere bakışlarını ve bize bunu nasıl anlatılıyorlar ona bakalım,  ayrıca büyüye nasıl bakıyorlar bunu da görelim.

Büyücüler, Allah Teâlâ'nın insana verdiği iradeyi  hedef almışlardır. İnsan bu cüz’i irade seçme hakkını kullanır seçimine göre de sevap ya da günah kazanacaktır. Fakat büyücüler insandaki bu iradeyi ortadan kaldırmaktadır. Büyü bir hayalden ve vehimden ibarettir. Büyü insana gerçek olanı unutturup veya göz ardı ettirip yerine batıl ve hayali olanı görmeyi telkin ettiren bir kötülüktür.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “Büyücü (sihir yapan), ne yaparsa yapsın iflah olmaz.” Ta-Ha 69

Medyum ve büyücüler; Büyüyü, falı ve gizli ilimleri ön plana çıkararak kendilerinde bu ilimin olduğunu medreselerden bunları öğrendiklerini ifade ederler. Birde çarpılarak bu işi daha sonradan yapmaya başlayanlar vardır. Onlarda bu işin başka bir sıkıntısı. Şimdi sayfalarda yazanlara bakalım hemde cevap verelim;

Ä°lgili resim

Medyumların Sayfalarından Alınan Yazılar:

1-Muskalara sadece sure ayet ve hadisler yazıldığı gibi Allah’ın meleklerinin adları, tılsımlı sözler ve rakamlar da eklenir denilmektedir.

Din alimlerinin bir kısmı Allah’ın kelamı veya Onun isim ve sıfatlarından biriyle yapılması, anlamlı cümlelerin yazılması ve şirke sebep teşkil etmemesi, ayrıca bir vesile olduğuna inanılması durumunda muskaya karşı çıkmamışlardır (Nevevî, XIV, 169; İbn Hacer, X, 195).

Tuz ve demirle rukye yapmayı, düğüm atmak ve Süleyman mührü çizmek suretiyle muska düzenlemeyi tasvip etmeyen İmam Mâlik bunlar arasında sayılabilir (Nevevî, XIV, 182). Peygamber’den rivayet ettiği, “Üzerinde temime ve vedia (muska) taşıyanı Allah muradına erdirmesin ve muhafaza etmesin” (Müsned, IV, 154)

Resul-i Ekrem’in bir seferde develerin boynuna asılmış muskaların (kılâde) ve kirişlerin koparılıp atılmasını istediğine dair rivayet de (Buhârî, “Cihâd”, 139; Müslim, “Libâs”, 105) bu görüşü teyit etmektedir. Cinlerle temas halinde olan azaim ilmi sahibi kişilerin cinlerden aldıkları güç ve cesaretle kendilerinde tasarrufta bulunma gibi bir güç iddia etmeleri söz konusudur. Muskalara çeşitli şekiller hayvan, insan ve melek ve cin şekilleri çizerek keldanilerin, ibranice ve süryanice bazı harflerin yazılarak tılsıma çevrilmesi kabul edilecek bir olay değildir. Bu halkın istismar edilmesidir. Bu tür yazılan muskalar caiz değildir.

2-Yine muskalar hazırlanırken bunu sıradan insanlar yapmamaktadır. Bu alanda uzman kişiler tarafından yapılması gereken bir yazıdır. Muskalarda ayet hadis ve tılsımlı kelimeler ve sayılar bulunduğundan dolayı her insan bunları bilmediği gibi yazamaz da …muskalar hastalıktan kurtulma gibi birden fazla amaçlar için yapılabilmektedir. Bunlar tabii ki yazıldıktan sonra dualanır, bunlar çoğunlukla salih olan kişiler tarafından yapılsa daha iyi olacaktır.

Bu ilmin kaynağını Hz. Ali ye ve Ca’fer es-Sadık vb. bir geçmişe dayandırmaktadırlar. Bu şahıslar bu gizli ilimlerinde ima ile kendilerinde olduğunu ifade etmektedirler. Sıradan insan olmadıklarını ifade etmektedirler.

3-Muska yazılmasının büyü olduğunu iddia eden kişiler kesinlikle yanılıyorlar. Muska yazmak büyü değildir, kişinin kendine dua yolu ile koruma altına almasıdır. Büyüler de ise öncelikle bir bakım yapılır, ve bu bakım kişinin ismi ve anne ismi ile bakılır, kişinin anne ismi olmadan yapılacak bir bakım elbette olumlu sonuç vermeyebilir. Bu yüzden kişinin anne ismi olmadan bakım yapmak sağlıklı olmayacaktır. Bu sebepten dolayı kişinin anne ismi oldukça önemlidir. Yapılacak hangi işlem olursa olsun mutlaka bir bakım yapılır ve ardından işlemler gerçekleştirilir.

büyü sihir etiketleri ile ilgili görsel sonucu

Muska ayet ve hadislerde belirtilen duaların dışında kullanılan, İbranice, Süryanice ve harf ve rakamlar, Şekiller ve tılsımlar büyü hükmündedir. Burada verilen bilgilere göre cinler bu işlerde kullanılmaktadır. Bakım yapmak hastanın halinden haber almak cinler aracılığı ile olmaktadır. Cinlerden haber alınabilir bu konuda bilgi vermiştik.

4-Muskalar yapıldıklarında ve takılmaya başladıktan etkisini göstermeye başlayacaktır.

Burada şunu deriz böyle bir şeyde bir zaman koymak mümkün değildir. Çünkü “…Oysa Allah’ın izni olmadıkça onunla hiç kimseye zarar veremezlerdi. …” Bakara:102 dolayısıyla fayda sağlamakta yine Rabbimin izniyle olacaktır. Muskanın kendisi ile değil.

5-Aşk büyüleri oldukça eski bir tarihe sahip olduğu bilinir. Uzun yıllar boyunca uzman olan kişiler tarafından kullanılan bir yöntem olmuştur. Fotoğraf ile yapılan aşk büyüsü bu konuda uzman kişiler tarafından yapıldığında ise hem çok etkili olmaktadır hem de etkisini uzun süre devam ettirme gücüne sahiptir. Resim ile yapılan aşk büyüsü de diğer büyüler gibi geceleri yapılan büyüler arasında yer alır. Resim ile yapılan aşk büyüsü kişiye özel hazırlanır ve doğru zamanlarda yapılması zorunludur. Büyü belirli zamanlarda yapılacak okumalar ve uygulamalarla etkisini gösterebilmektedir sadece.

Burada Aşk büyüsü yapılmasının meşru olduğu izlenimi sizde oluşmasın böyle bir durum söz konusu değildir. Kadının en büyük sihri cazibesi, kokusu ve güzelliğini kullanmasıdır. Bu erkek üzerinde sihir gibi etki eder. Aşk büyüsü diğer adıyla pembe büyüler grubu iyi niyetle yapılmış olsalar bile büyüdür.

6-Kişiye büyü yapıldığında kuran okuyarak bu büyüden kurtulması mümkün değildir. Şifanın Allah tan geldiğini bilmekteyiz. Fakat kuran okumak büyünün bozulması için yeterli olmayacaktır. Kuran mutlaka şifa verici rahatlatıcıdır fakat büyü yapılmış biri kuran ve ayetler okuyarak büyüden kurtulamaz. Bu iş için alanında uzman bir hocadan yardım alarak yapılan büyüden kurtulması gerekir.

Bu şarlatanlar işi bakın ne kadar azıtarak hangi boyuta getirdiler. Allah’ın kelamını yeterli görmemektedirler. Çünkü hırsları onları azdırmaktadır.

Bir örnek verelim; Yahudilerin ileri gelenleri, Münafıklık yapan ve sihirbazlıkta çok maharetli olan, Lebid bin A’sam’a: “Sen bizim en bilgili sihirbazımızsın! Muhammed erkeklerimizi ve kadınlarımızı büyüledi. Biz ona karşı hiçbir şey yapamadık. Sen onun bize neler yaptığını, dinimize nasıl aykırı davrandığını, bizden kimleri öldürdüğünü veya sürgün ettiğini gördün. Biz, bütün yaptıklarına karşı Onu büyüleyip cezalandırmak üzere sana vazife vermek istiyoruz!” dediler ve büyü yapması için üç dinar altın verdiler.

Lebid sihiri(büyüyü) yaptıktan sonra Resulullah (sav) hastalandı. Gözlerinin feri de azaldı. Hastalığı günlerce sürdü. Yemeden-içmeden kesildi. Hanımlarıyla birlikte olmadığı halde onlarla birlikte olmuş gibi hissediyordu. Büyünün veya Sihrin kimin tarafından yapıldığı ve nerede olduğunun haberi gelince kuyunun yanına gittiler Hazret-i Ali ile Ammar, kuyunun suyunu çekip boşalttılar, içindeki basamak taşını kaldırdılar ve sihri buldular.

Rivayete göre bu esnada Cebrail (as) Felak ve Nas sürelerini getirdi. Her bir ayeti okudukça bir düğüm çözülüyordu. En son düğüm çözüldüğü zaman, Peygamber Efendimiz, bağdan kurtulmuş gibi açılıverdi. Yemek yemeye, su içmeye başladı. Allah Resulü Zervan kuyusunu kapattırdı. Sihir yapan Yahudi Lebid ve onun mensubu olduğu kabileyi ne itham etti nede onu ve kabilesinden birine zarar verdi. Demek ki kuran okumak yeterlidir.

7-Vefkler genelde Arapça olarak hazırlanır. Fakat İbranice, Aramice ve Süryanice başta olmak üzere değişik lisanlarda da vefkler yapılmaktadır.

Buyurun bakın baştan beri söylediğimiz bu bunun İslami bir tarafı yok bunlara prim verilmemesi gerekir. Büyü yapanların kendilerinin kullandıkları kelimeler bunlar. Kullandığınız mouse (fare) ile kırmızı yazıyı işaretleyin ve internette aratın bakın bakalım karşınıza ne çıkıyor. Kısacası bu yazılanlar medyumlar yazmış.

8-Bütün şifa ve rahmetin kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in her bir ayeti, hatta her bir kelimesi ve harfi sonu gelmeyen bir hazine olup bunlardan 1500 seneden beri yararlanılmaktadır. Yine İslamiyet’in doğuşundan önce de gaipten haber veren falcılar ve papazlar Tevrat ve İncil’in ayetleriyle keramet göstermeye muvaffak olmuşlardır.

1440 hicri yılında olmamıza rağmen verilen tarih yanlışlığı ile uğramayalım,  falcılar, papazlar, Arraflar vb. keramet göstermişler neyle Allah’ın kitabıyla yani şimdi kuranda bunların gizli ilimler kitabı olmuş bunlarda keramet ehli insan olduklarını ifade etmek istiyorlar kuranın gizli sırlarını bilip ona göre iş yaptıklarını söylüyorlar.

9-Sa hocam size ne kadar teşekkür etsem azdır sevgilimi 24 saat içerisinde döndürdünüz. Allah sizinde muradınız varsa versin çok mutluyum.

Biz büyü yapmıyoruz diyorlar sayfaya yazılan teşekkür mesajına bakınız. İş hakikatten trajik komik bir boyutta

10-Bazı alimler iyi niyetle yapılan uygulamaların caiz olduğunu savunurken, bazı alimler büyü yapmak ya da yaptırmanın sebebi ne olursa olsun günah olduğunu savunmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de geçen ayetlerde büyü yapmanın, yaptırmanın ve büyücülere inanmanın günah olduğuna dair ifadeler bulunmaktadır. Hangi Alimler iyi niyetle yapılan büyünün caiz olduğunu savunuyor bunu söylemiyorlar ki kapı açık kalsın dayanılan yerde burası Büyü caiz değildir. Karası beyazı pembesi fark etmez yapanda yaptıranda zarardadır.

büyü sihir etiketleri ile ilgili görsel sonucuBüyü Yapmanın Ve Öğrenmenin Hükmü Nedir?:

İster etkili olsun ister olmasın sihir, kötüye de kullanıldığı, psikolojik olarak insanları etkilediği, kontrol edilemez olduğu, Allah’ın kurduğu tabii düzeni değiştirmeyi amaçladığı, insanların -dinde “sünnetullah” diye ifade edilecek kadar önemli kabul edilen- bilimsel gerçeklere (meselâ bilimsel tedavi yöntemlerine) güvensizlik duymalarına yol açtığı, insanların zaaflarını, dertlerini, korkularını veya ümitlerini sömürmeye ve onları aldatmaya elverişli olduğu, inanca zarar verdiği ve bunlara benzer daha başka sakıncaları da bulunduğu için şiddetle yasaklanmıştır.

Büyücü veya sihirbazların birçok gizli şeyleri bilebildiği, tabiat üstü işler başarabildiği şeklindeki yaygın inançlar, muteber kaynaklarda İslâm’a aykırı görülmüş, sihri mubah saymanın, haramı helâl saymak anlamına geleceği, bu sebeple de müslümanın dinden çıkmasına sebep olacağı kanaatine varılmış; ayrıca en yetkili ve güvenilir müslüman bilginler, bir kimsenin, sihrin haram olduğuna inanmakla birlikte, sihir yapmasının veya yaptırmasının ya da sihre ve sihirbaza inanmasının da büyük günah olduğu konusunda ittifak etmişlerdir (bu husustaki hadisler için meselâ bk. Buhârî, “Vesâyâ”, 23; Müslim, “Îmân”, 144; Ebû Dâvûd, “Vesâyâ”, 10)

Aslında sihir menfaat amaçlı bir uygulama olduğundan Allah, Peygamber ve din gibi kutsal gerçekleri tanımaz; bununla birlikte, ihtiyaç duyduğunda bu değerleri menfaat ve başarı aracı olarak kullanmaktan da çekinmez. Bütün bu anlayış ve uygulamalar, Allah’ın irade ve kudretinin üstünde işler başarabileceği iddiasında olan veya öyle sanılan ya da eyleminin içeriğinde böyle bir iddia saklı bulunan sihirbaza Peygamber’den, hatta Allah’tan daha büyük değer vermek anlamını ortaya çıkarmakta olup sihir yapmayı ve yaptırmayı yasaklayan hükmün temelinde öncelikle bu gerekçeler bulunmaktadır.

Sihir öğrenmeyi mutlak olarak haram sayanlar yanında, yalnızca bilgi sahibi olmak ve koruyup korunmak için öğrenmenin caiz olduğunu söyleyenler de vardır. (İbn Haldun, s. 1157; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, Kahire, 1959, XII, 335; Günay Tümer, “Büyü”, DİA, VI, 501-506).

Post a Comment

Daha yeni Daha eski

Ziyaretçiler

Gayb Alemi